Ülke olarak yaşlanmaya yeteri kadar hazır mıyız?
Ülke olarak yaşlanmaya yeteri kadar hazır mıyız?

Ülke olarak yaşlanmaya yeteri kadar hazır mıyız?

Araştırmalara göre bir ülkedeki yaşlı nüfus, toplam nüfusun %7,5’undan fazla ise, o ülke yaşlı nüfusa sahip sayılıyor. Türkiye, görece olarak genç nüfuslu bir ülke olarak lanse edilse de, ülkemizde yaşlı nüfusunun toplam nüfusa oranı %8,5 seviyesine ulaşmış durumda. Ancak ülkemiz nüfusu yaşlanma eğiliminde olmasına karşın, finansal ve toplumsal anlamda yaşlanmaya henüz yeteri kadar hazır değil

Türkiye, geçmişten bu yana her zaman genç nüfuslu bir ülke olarak adlandırılıyor. Ancak araştırmalara göre, bir ülkede genç nüfus oranının yüksek olması o ülkenin genç nüfuslu olduğu gerçeği için yeterli değil. Türkiye’ye bu anlamda baktığımızda genç nüfusumuz ne kadar yüksek olsa da, yaşlı nüfusunun toplam nüfusa oranı %8,5 seviyesine ulaşmış durumda. Bu da demografik açıdan yaşlı nüfusa sahip bir ülke olduğumuzu gösteriyor.

Türkiye gibi yaşlı nüfusun artış gösterdiği ülkelerde önem arz eden bir konu; yaşlı yoksulluğu. Yaşlılığın aktif çalışma hayatında elde edilen geliri sınırladığı ve ek maliyetler oluşturduğu göz önünde bulundurduğunda, yaşlı nüfusun yoksulluğa maruz kalma ihtimalleri bulunuyor.   Yaşlıların bu bağlamda, işsizlik, yoksulluk ve güvencesizlik gibi risklerle karşı karşıya kalma ihtimallerinin diğer yaş gruplarına göre daha yüksek olduğu savunulabilir.

Yaşlılık olarak nitelendirilebilecek emeklilik dönemi, öncesinde ekonomik anlamda önemli hazırlık gerektiren bir süreç. Gençken yaşlılık süreci için tasarruf edilmesi, birikim sağlanması, tamamlayıcı emeklilik sistemleri ile geleceğe yatırım yapılması gibi önlemler yaşlılık sürecini daha kaliteli hale getirebiliyor. Bu gibi önlemler ve BES gibi tamamlayıcı emeklilik sistemleri dünya genelinde Kuzey ülkelerinde gelişmişlik gösterirken, yaşlılık dönemindeki hayat kalitesinin de aynı ülkelerde yoğunlaştığını görebiliyoruz.

Yaşlanmaktan korkuyoruz

Yaşlılığa hazırlık ve yaşam kalitesi anlamında Türkiye’nin durumu incelendiğinde durum daha karamsar görünüyor. Yapılan araştırmalara göre, emeklilik dönemi için tasarrufta bulunan, tamamlayıcı emeklilik sistemlerine yatırım yapan ve birikim amacı güden kişilerin oranı nüfusa oranla oldukça düşük. Yine araştırmalara göre, Türkiye kendini yaşlanmaya hazır hissetmiyor. Bunun yanı sıra bireylerde yaşlılık dönemi ile ilgili büyük bir endişe ve kaygı da mevcut.

Türkiye’de erkekler için belirlenen emeklilik yaşı 60, kadınlar içinse 58. Bu yaş ile OECD ülkeleri içerisinde Türkiye, kadınlar için en düşük emeklilik yaşı uygulamalarından birine sahip. Tradingeconomics’in seçilmiş ülkelerden derlediği verilere göre İsrail, Yunanistan ve İzlanda en yüksek erkek emeklilik yaşına sahip ülkeler olurken, Yunanistan ve İzlanda’nın yanı sıra Portekiz de kadın emeklilik yaşının en fazla olduğu yerler olarak sıralanıyor. Türkiye hem kadın hem de erkek emeklilik yaşında AB ortalamasının altında kalıyor. Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde başlayan yaşlı nüfusunun artması eğilimi, emeklilik gibi sosyal güvenlik uygulamalarının ve politikalarının yeniden düşünülmesi ve revize edilmesini de gerekli kılıyor.