Özel Röportaj: ''İnsanları kendi enerjilerini daha çok, gezegenin kaynaklarını daha az kullanmaya çağırıyoruz''
Özel Röportaj: ''İnsanları kendi enerjilerini daha çok, gezegenin kaynaklarını daha az kullanmaya çağırıyoruz''

Özel Röportaj: ''İnsanları kendi enerjilerini daha çok, gezegenin kaynaklarını daha az kullanmaya çağırıyoruz''

AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken; “Gelecekte sağlık sigortacılığında iklim değişikliği ile birlikte ortaya çıkan çeşitli hastalıkların teminat kapsamına dahil edildiğini göreceğiz”

AXA, sosyal sorumluluk ve sürdürülebilir sigortacılık kavramlarına önem veren bir sigorta şirketi. Bu alana olan bakışınızı bizlerle paylaşır mısınız?

AXA Sigorta olarak bu topraklarda 128 yıldır devam eden, bir başka deyişle üç farklı yüzyıla yayılan bir hikayemiz var. Yenilikçi, sektöre yön veren ve fark yaratan sigortacılık çözümlerimizle müşterilerimiz için değer yaratıyoruz. Her şeyden önce “insanlığın gelişmesi adına insanlar için önemli olanı korumak” için çalışıyoruz. İşimizin temelinde her daim insan var. Böyle olunca insan odaklı yaklaşımımızdan beslenen bir kurumsal sorumluluk anlayışı doğal olarak gelişiyor. Kurumsal sorumluluk noktasında olabildiğince penceremizi geniş tutuyor; iklim değişikliği ve çevre, sağlık riskleri ve hastalıkların önlenmesi, toplumsal refah, toplumsal eşitsizlik ve ekonomik dahiliyet gibi birçok farklı alanda dünyayı iyileştirmeyi ve insanların hayatına dokunmayı hedefliyoruz. Bu alanda attığımız adımların merkezine sürdürülebilirliği koyuyoruz. 

Ülkemiz için yarattığımız ekonomik değerin ötesine geçmek için gösterdiğimiz kesintisiz çaba doğrultusunda Dünya Dostu Sigortacılık ve Dünya için Hareket Et gibi projelerle kurumsal sorumluluk geleneğimizi sürdürüyoruz. Spor alanında Türkiye Voleybol Federasyonu ve Altınordu Futbol Kulübü’yle 2018 yılından bu yana devam eden bir değerler ortaklığımız var.   Ayrıca en önemli ajandalarımızdan biri olan kadının güçlenmesi alanında yapılan çalışmalara gerek ürünlerimizle gerekse STK’larla yaptığımız iş birlikleriyle destek veriyoruz.  

Sigortacılık sektörünün sağlıklı geleceği için, çevre, iklim ve sağlık başlıklı birbirini tamamlayan konularda yeteri kadar adım atılıyor mu? Bu konudaki fikirleriniz neler?

Sektörümüzün sigortacılığın, insanlığın ve gezegenin sağlığı ve geleceği için önem taşıyan konularda oldukça bilinçli olduğunu düşünüyorum. Ne mutlu ki bugün sigortacılık sektöründeki birçok paydaş iklim değişikliği, ormansızlaşma ve geri dönüşüm gibi kritik konulara eğilen projeleri hayata geçiriyor. Bununla birlikte iklim değişikliğine, küresel sağlık krizlerine ve insanların değişen ihtiyaçlarına baktığımızda daha yapılacak çok iş olduğunu görüyoruz. 

Dünyanın karşı karşıya olduğu sorunların çözümü için kurumların da mutlaka sorumluluk üstlenmesi gerekiyor çünkü bu sorunlar yalnızca gezegeni, doğal yaşamı ve insan sağlığını değil hem sürdürülebilir bir iktisadi kalkınmayı hem de şirketlerin büyümesini ve geleceklerini tehdit ediyor. Bu açıdan baktığınızda iklim değişikliğinin doğası gereği sigortacılığın konularından biri olarak karşımıza çıkıyor. 

Sigortacılar olarak bizim işimiz riskleri öngörmek ve insanların bu doğrultuda korunmasını, gereken önlemleri almasını sağlamak. Hasar oluşmadan önce insanlar için bir çözüm ortağına dönüşerek zararı önlemeye çalışıyoruz. Bu noktada iklim değişikliği işimizin önüne belirsizlik yaratan bir sis perdesi çekiyor. İklim değişikliğinin hava durumunda yarattığı anomaliler ve ortaya çıkardığı diğer sorunlar öngörülerimizi zorlaştırıyor. Gezegenimizin 4 derece daha ısınması durumunda sigorta kavramından bahsetmek maalesef oldukça zor olacak.

Biz de AXA Sigorta olarak bu doğrultuda hayata geçirdiğimiz Dünya Dostu Sigortacılık yaklaşımı çerçevesinde doğrudan ve dolaylı çevresel etkisini en aza indirgeyecek çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’deki ofislerde karbon ayak izimizi düzenli olarak takip ediyoruz. 2025 yılına kadar karbon emisyonumuzu yüzde 25, atıklarını ve su tüketimini ise yüzde 15 azaltmayı taahhüt ediyoruz. Acente toplantılarında azalttığımız tüketim ve atık sonucunda ortaya çıkan maddi tasarrufu ağaç bağışına dönüştürüyor; dünya dostu çabalarımıza dağıtım kanalımızı da ‘Dünya Dostu Acente’ programı ile davet ediyoruz.

AXA olarak hayata geçirdiğiniz “Dünya İçin Hareket Et” projeniz sektör ve çevresel duyarlılık için oldukça önemli. Bize bu projenizden biraz bahseder misiniz?

Dünya için Hareket Et geçtiğimiz Haziran ayında başlattığımız bir proje. “Dünya için Hareket Et” diyerek zihinlerde pek yan yana gelmeyen ama aslında aralarında sıkı bir bağlantı olan iki konuyu benzersiz biçimde buluşturduk. Hareketsiz yaşam pratikleri bir yandan insan sağlığını olumsuz etkilerken öte yandan karbon ayak izimizi artırarak iklim değişikliğine ivme kazandırıyor. İklim değişikliği ise gezegen ve insan sağlığı için çağımızın en büyük tehditlerinden biri olarak öne çıkıyor. Burada karşılıklı bir negatif etki söz konusu. Hareketli bir yaşam tarzının insan sağlığı açısından yarattığı değerin, iklim krizi açısından dünyanın bağışıklığı için de yaratabileceğine dikkat çekmek istiyoruz. Biz de Dünya için Hareket Et ile bu negatif etkiyi tersine çevirmeye çalışıyoruz. 

Proje kapsamındaki en büyük hedefimiz hareketli bir yaşamın karbon ayak izini düşürmek konusunda insanların seçenekleri arasında yer almasını sağlamak. Böylece hareketsiz bir yaşamın hem gezegenimiz hem de insan sağlığı ve sağlık sistemi üzerindeki ekonomik ve çevresel maliyetlerin azaltılmasına katkı sağlamak istiyoruz. İnsanları kendi enerjilerini daha çok, gezegenin kaynaklarını daha az kullanmaya çağırıyoruz. Farkında olmasak bile bu çağrıya yanıt verdiğimizde, yalnızca 10 dakikalık bir yolu bile yürümeyi tercih ettiğimizde yani özetle yaşam tarzımızda ufak değişiklikler yaptığımızda gezegenimiz ve kendi sağlığımız için büyük bir fark yaratabiliyoruz. 

Projemiz kapsamında iyi yaşam uygulaması olan mobil uygulamamız AXAFit’i de kullanıcıların attıkları adımla sağladıkları karbon emisyonu tasarrufunu görebilecekleri şekilde güncelledik. Çabalarının karşılığını böylesine somut bir şekilde görmenin insanları harekete geçmek konusunda daha fazla teşvik edeceğini düşünüyoruz.

Bu projeyi hayata geçirmeye nasıl karar verdiniz? Proje, nasıl geri beslemeler alıyor? İklim, sağlık ve hareket başlıklarını birleştirme fikri nereden geliyor?

Projeyi hayata geçirmeye karar verirken ana motivasyonlarımız insan sağlığı ve sağlıklı yaşam açısından pozitif bir fayda yaratırken çevresel etkimizi de iyileştirmekti. İstanbulON İTÜ Kentsel Hareketlilik Laboratuvarı ve ADHOC araştırma şirketi ile birlikte yürüttüğümüz kapsamlı bir araştırmadan hareketsizlik ve iklim değişikliği gibi iki kavramı tek projede buluşturmak için ilham aldık. Araştırma özellikle iklim değişikliği ve hareketli bir yaşam tarzı arasındaki ilişkiye dair bağlantılar kuruyor ve insanların bu noktadaki algısına dair çok önemli çıktılara sahip.

Araştırma sonuçlarına baktığımızda insanların yüzde 60’ının iklim değişikliğinden haberdar ve endişeli olduğunu ancak aynı zamanda yüzde 70’inin bunu başka coğrafyaların ve hatta başka türlerin sorunu olarak algıladığını görüyoruz. İklim değişikliğine ve yol açtığı sorunlara, bu sorunların hayatlarına pratikte nasıl yansıdığına dair yeterince bilgi sahibi değil insanlar. İklim değişikliğiyle mücadeleyi hayatımızın her alanına taşımak konusunda, yaşam şeklimizi bu doğrultuda değiştirmek noktasında da bakış açımız sınırlı. Oysa hem yaşadığımız salgının hem de birkaç senedir ülkemizde sayısı artan dolu ve hortum gibi anormal hava olaylarının da gösterdiği gibi, iklim değişikliğinin doğrudan etkilerini ilk elden kuvvetli olarak deneyimlemiyor olmamız, bu risklerin yan etkilerine ve dolaylı etkilerine maruz kalmayacağımız anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bu başkalarının değil hepimizin sorunu.  

Öte yandan yürüttüğümüz araştırma, bir başka üzücü gerçekle yüzleşmemizi sağladı. Toplum olarak çok hareketsiziz. Araştırma verilerine baktığımızda Türkiye’de toplumun yalnızca 3’te 1’inin yeterli fiziksel aktivite düzeyine sahip olduğunu ve bunların da yüzde 70’inin zaten fiziksel olarak aktif olmalarını gerektiren bir işte çalıştığını görüyoruz. İnsanlar hareketli bir yaşam tarzını daha çok spor yapmakla eş tutuyor ve bir “lüks” olarak değerlendiriyor. Oysa fiziksel olarak aktif olmak, gün kısa mesafe için otomobilimizi kullanmak yerine yürümek ya da bisikleti tercih etmek kadar basit eylemlerle gerçekleştirilebiliyor. Yani algısal bir bariyer söz konusu. 

Araştırma sonucunda bizi en çok motive eden sonuç ise yaşam tarzlarını değiştirip daha hareketli bir yaşam sürerek iklim değişikliğini ile mücadelede fark yaratabileceğine inanıp inanmadıklarını sorduğumuzda insanlardan olumlu yanıt almamız oldu. Araştırmamıza katılan insanların çok büyük bölümü de fark yaratacaksa daha hareketli bir yaşam sürebileceğini söylüyor. Bu da aslında bu konuda farkındalığı artırmanın önemli olduğunu gösteriyor. 

Dünya için Hareket Et ile yaptığımız hareket çağrısı aynı zamanda hareketli bir yaşam tarzına yönelik algısal bariyeri yıkmayı amaçlıyor. İnsanlara aslında hiç ekstra zaman ayırmadan, günlük hayatın içinde daha çok hareket etmek için yeterli alana sahip olduklarını gösteriyoruz ve bu alanı kullandıklarında gezegen için nasıl bir fayda yaratabilecekleri konusunda farkındalık yaratıyoruz. Daha fazla hareket ederek hem gezegen hem de kendi sağlığımız için değer yaratmak mümkün.  

Proje iklim kadar insan sağlığına da odaklanıyor. Bu durum, ileride sağlık harcamalarına nasıl yansıyacak?

Dünyanın bugün karşı karşıya olduğu en büyük risklerden biri olan iklim değişikliğinin etkileri hem sağlık sigortalarının hem de genel olarak sigorta sektörünün geleceğini şekillendiren önemli bir konu olacak. Öncelikle tüketici tarafında sağlık harcamalarının artacağını öngörüyorum. Özellikle de geçtiğimiz sene aniden tanıştığımız pandemi gerçeği insanların sağlıklarının değerini bir kez daha hatırlamasına vesile oldu. Sigorta kalkanının değeri anlaşıldı, bununla birlikte insanların sigortadan beklentilerinde “önleyicilik” ve “koruyuculuk” kavramları öne çıktı. Bu kavramlar söz konusu iklim değişikliği ve sağlık sigortaları olduğunda da geçerliliğini koruyor. Gelecekte sağlık sigortalarının altyapısının iklime dirençli olarak güncellenmesi kaçınılmaz duruyor. İklim değişikliği ile birlikte ortaya çıkan çeşitli hastalıkların teminat kapsamına dahil edildiğini göreceğiz. Sıklığı çoğalan doğal afetler ve iklim değişikliğine bağlı hastalıklar gibi potansiyel zorluk ve risklere karşı uygun fiyatlı ürünler geliştirilecek. Bu noktada sağlık branşında da iklim ve hava durumu kaynaklı risk değerlendirmesi için nesnelerin interneti, veri analizi ve giyilebilir teknolojiler gibi inovasyonlardan faydalanan kişiselleştirilmiş ürünler göreceğiz.  

AXA Sigorta olarak uzun yıllardır olduğu gibi önümüzdeki dönemde de sağlık branşı önemli yatırım alanlarımızdan biri olacak. Müşterilerimizin sağlıklarının korunmasına katkı sağlamak, sağlık hizmetleri konusunda hayatlarını kolaylaştırmak ve daha fazla insanın özel sağlık hizmetlerine erişimini sağlama hedefiyle çalışmalarımızı sürdüreceğiz.  

Biz bu ürünleri sunarken risk bilincinin karşılıklı olması optimal korunmanın elde edilmesinde önemli rol oynuyor. İnsanların da sağlıklarına yatırım yapmaları, risklere karşı hazırlıklı olmaları gerekiyor.  Sigorta sektörünün iklim değişikliği konusundaki risk bilincini artırdığı gibi insanların da sigorta farkındalığının artması önemli.  Ancak maalesef ülkemizde sigorta penetrasyonu dünya geneline kıyasla oldukça düşük bir seviyede.  Bu sebeple hem sektörün gelişimine hem de ülkenin iktisadi kalkınmasına katkı sağlamak için sigorta farkındalığına yatırım yapmayı sorumluluklarımızdan biri olarak değerlendiriyoruz ve bu alanda da çalışmalar gerçekleştiriyoruz.  

İnsan sağlığı için ayrıca hayata geçen AXAFit aplikasyonundan da bahsetmek isteriz. Bize bu aplikasyondan bahseder misiniz?

Günümüzde mobil uygulamalara olağanüstü seviyelerde bir ilgi mevcut ve insanlar artık bu uygulamaları yalnızca haberleşmek için değil hayatlarını düzenlemek, sağlıklarını takip etmek için de kullanılıyorlar. AppAnnie’nin 2019 raporunda tüm dünyada sağlık ve fitness mobil uygulamalarında indirme oranlarının yüzde 46 artış gösterdiği görülüyor. Bu noktada eğilimlere baktığımızda da ilginin sadece spor ya da sadece sağlık odağında olmadığını, “bütünsel esenlik” odağında gittiğini görüyoruz.

Müşterilerimizin hayatlarının her anında güvenebilecekleri bir çözüm ortağı olmak istiyoruz. Hayatlarının her anında bir çözüm ortağı olarak yanlarında olmayı hedefleyen bir şirketin de mobil teknolojileri kullanması kaçınılmaz. Müşterilerimiz neredeyse biz de oradayız. AXAFit de bu yaklaşımın bir meyvesi. AXAFit, AXA Sigortalıların sigortacılık işlemlerini kolaylıkla tek bir noktadan yürütmesini sağlıyor. AXAFit ile müşterilerimiz poliçelerini, BES sözleşmelerini, anlaşmalı kurum ve eczane listesini görüntüleyebiliyor; müşteri hizmetlerine ulaşabiliyor, taleplerini ve faturalarını gönderebiliyor ve hasar süreçlerini uygulama üzerinden takip edebiliyor; çekici çağırabiliyor. Ayrıca pandemi döneminde insanların hastaneye gitmekten çekindiğini fark ederek eklediğimiz AXAFit Doktor Danışma Hattı özelliği ile de müşterilerimiz, 7/24 ve hastaneye gitmeden sağlıkları ya da kafalarına takılan tüm sorular hakkında alanında uzman doktorlar sesli, yazılı ve görüntülü görüşme ile görüş alabiliyor.  

Bununla birlikte AXAFit kullanıcıların sigorta ürün ve hizmetlerine yönelik ihtiyaçları karşılamanın yanı sıra basit bir sigortacılık uygulaması olmanın çok ötesinde profesyonel bir sağlık asistanına benzer bir hizmet sunarak fark yaratıyor.  Uygulama içerisinde kullanıcılara rehberlik edecek blog içerikleri, güncel konular hakkında makaleler, en yeni spor etkinlikleri, iyi yaşam önerileri, antrenman videoları yer alıyor. AXAFit, kullanıcıların kendileri için günlük adım ve su tüketimi hedefleri koyabilmesi; kişiye özel antrenman programı gibi kişiselleştirilebilir özellikleri sayesinde kullanıcıları sürekli olarak hareketli ve sağlık bir yaşam tarzına teşvik sağlarken onların günlük yaşamının bir parçası haline geliyor. AXAFit’in sigortacılık işlemleri dışında kalan tüm alanlarına, AXA Sigorta müşterisi olmayan kullanıcılar da erişebiliyor böylece daha geniş bir kitleye fayda sağlayabiliyoruz. 

AXAFit, kullanıcılardan nasıl dönüşler alıyor?

AXAFit konusunda kullanıcılardan ve müşterilerimizden harika geri dönüşler alıyoruz. İnsanların sağlıklı bir yaşam sürme ve esenliğini arttırma konusunda uygulamamızdan fayda sağlıyor olması bizi çok mutlu ediyor. Güzel yorumların yanı sıra istatistikler de AXAFit’in başarısını gösteriyor. Mobil uygulamamız 244,5 bin indirme ve 85,6 bin aktif kullanıcı sayısına sahip. Uygulama puanları da çok iyi seviyelerde. İndirme oranları ve kullanıcı sayıları her geçen gün ivme kazanarak artıyor.

RÖPORTAJ: KÜBRA KANUN