Asistans Sektöründe Risk Yönetimi
Asistans Sektöründe Risk Yönetimi

Asistans Sektöründe Risk Yönetimi

AXA Partners CFO’su Meltem Aksoy

Risk yönetimi yakın geçmişe kadar sadece regülasyonlara uyum kapsamında yapılması gereken bir zorunluluk olarak değerlendirilirken günümüzde tüm şirketlerin bu yolda adımlar atması gerektiği aşikar hale gelmiş durumda. Hızlı değişen ya da belirsiz ekonomik ve sektörel konjonktürlere kısa zamanda uyum sağlayabilmek ve şirketlerin bu süreçte yönünü kaybetmemesi için kendileri tarafından öncesinde belirlemiş olduğu kural seti çerçevesinde hareket etmesi önem taşıyor.

Doğru risk yönetiminde hangi adımlar atılmalı? Öncelikle şirket faaliyetlerinin doğasından kaynaklanan riskler doğru analiz edilmeli ve uygun risk modelini oluşturmalıdır. Takip sonucunda düzey seviyesine göre kaldırılabilir eşik geçildiğinde önceden haritalanmış çeşitli yöntemler doğrultusunda zamanında alınacak aksiyonlarla riskler minimize edilebilir.

Kur riski, faiz riski, likidite riski gibi açık pozisyonda yakalanıldığında veya riskler gerçekleştiğinde yeterince hızlı aksiyon alınamadığından dolayı yakın geçmişte çok çeşitli sektörlerde önemli sorunlara neden oldu.

Asistans şirketleri de benzer şekilde risklerini yönetmek zorunda. Örneğin yakın geçmişte yaşadığımız hızlı enflasyon artışı operasyonel maliyetlerin beklenmedik bir şekilde artmasına yol açtı. Hızlı aksiyon alınmadığı takdirde uzun vadeli sabit gelir elde eden yani gelirlerini de eş zamanlı arttıramayan tüm şirketler için bu önemli bir likidite riski oluşturdu.

Müşterilerin de bu anlamda değerlendirilirken kredi değerlemesinin iyi yapılması gerekmekte. İş ortaklığı yapılan müşterilerin değerlendirme sürecinden geçmesi ve buna istinaden karşılıklı yükümlülüklerin yerine getirileceğinden emin olunması gerekmekte.

Kur riski ve faiz riski ise dolaylı olarak sektörümüzü etkilemekte. Makroekonomik parametreleri takip edip değişimlerin iş ortaklarımızı nasıl etkileyeceğini ve dolayısıyla bize yansımalarını tahlil ediyor olmamız gerekmekte.

Bunların yanı sıra konsantrasyon riski hem varlık hem de yükümlülük tarafında oldukça önemli. Müşteri tarafında çeşitliliğe önem vererek gelirin sürdürülebilirliğin sağlanması gerek. Tedarikçi tarafında ise operasyonel faaliyetlerin aksamaması için iş ortaklarının çeşitlendirilerek hizmet kalitesinin maksimum düzeyde olması hedeflenmelidir.  

Riskleri sadece finansal risk olarak değerlendirmek ise eksik kalabilir. Şirketin operasyonlarını yerine getirmemesinden kaynaklı, rakiplerin aksiyonlarından kaynaklı stratejik riskleri de ve hatta son dönemde yaşamış olduğumuz pandemi örneğindeki gibi öncesinde benzeri bulunmayan riskleri de değerlendirmek gerekir.

Riskin yüksek olduğu durumlarda ise şirketin anlık reaksiyon vermek değil öncesinde almış olduğu kararlar çerçevesinde hareket etmesi gerekiyor. AXA Partners Türkiye olarak biz de global bir yönetimin parçası olarak sadece günlük yaşamda risk takibi yapmak değil bunu bütçe planlama ve tahmin süreçlerine de entegre etmeye çalışıyoruz. Senaryo çalışmaları, stres testleri ve çıkacak sonuca göre aksiyon planının hazır olması önemli bir adım. Riskler öngörülemez olsa da öncesinde olası çeşitli senaryoların pratiğini yapmış olmak şirketlerin yön duygusunu önemli derecede geliştiriyor.