Image

“Otomatik katılım uygulamasının başlamasıyla BES daha da büyüyecek. Böylece sistemin ekonomi için sağladığı sermaye piyasasının derinleşip gelişmesi, tasarruf oranının ve yatırımların, dolayısıyla istihdamın artması, istikrarın sağlanması gibi katkılar daha da artacak”

Türkiye’de yaşam beklentisi giderek artıyor ve nüfusumuz yaşlanıyor. Şu anda ortalama yaşam beklentisi 78 yaşa ulaşmış durumda. 2030 yılına gelindiğinde ise yaşlı bir nüfusa sahip olacağımız öngörülüyor. Yaklaşık iki çalışanın bir emekliyi finanse ettiği sosyal güvenlik sistemimiz, bugün dahi zorlanıyor. Emekli olarak geçirilen sürenin ciddi anlamda uzamasıyla birlikte sistemin oluşacak bu yükü karşılamada hayli sıkıntı çekeceğini şimdiden biliyoruz. Otomatik katılım uygulamasının başlamasıyla Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) daha da büyüyecek. Böylece sistemin ekonomi için sağladığı sermaye piyasasının derinleşip gelişmesi, tasarruf oranının ve yatırımların, dolayısıyla istihdamın artması, istikrarın sağlanması gibi katkılar daha da artacak. Otomatik katılımın en önemli avantajlarından biri de katılımcılarına tasarruf alışkanlığı kazandıracak olması. Ülkemizde tasarruf kültürünün giderek kaybolmaya başladığını göz önünde bulunduracak olursak sadece bu avantajın bile çok önemli olduğunu düşünüyoruz.


Ama daha önemlisi, Türk toplumunun yalnızca gelecekteki değil bugün bile ihtiyacını duyduğu emeklilik sisteminin kurgulanmasına olan ihtiyacın giderek artıyor olmasıdır. Gerekli yapılanma, doğal olarak tasarrufları da artıracaktır ancak hedef emeklilik döneminin kişiden kişiye değişen ama minimumları olan ihtiyaçlarını karşılayabilecek 3 basamaklı emeklilik sistemini oluşturabilmektir. 2003 yılında hayatına başlayan Bireysel Emeklilik Sistemi bugün itibarıyle 3.basamaktaki yerini güçlü bir şekilde almıştır; Otomatik Katılım 2.basamaktaki mesleki emeklilik planlarının oluşturulması adına çok önemli bir adım olup doğru konumlandırılması ve yapılandırılması adına ilgili paydaşlarla çalışmalar yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Türkiye’de tasarruf oranı, dünya ortalamalarının çok gerisinde. 2015 itibarıyla GSYİH’sine göre gelişmiş ülkelerde yüzde 21,89, AB ülkelerinde yüzde 21,68, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 31,39 ve dünyada yüzde 25,63 olan bu oran, Türkiye’de yalnızca yüzde 15,63 seviyesinde bulunuyor. Otomatik katılım uygulamasının getireceği ivme ile bu açığın kapatılmasında önemli payı olacağını söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra otomatik katılım sisteminin, Bireysel emeklilik içerisindeki yerini şu şekilde söyleyebiliriz : otomatik katılımda çalışan sayısının BES’deki yeri %15, fon tutarının yeri %0,3’tür. Portföy yönetim şirketlerinin yönettiği varlık büyüklüğünün yarısını emeklilik yatırım fonları oluşturmaktadır.

Bireysel Emeklilik fonları her türlü seçeneğe sahip olsa da, çoğunluğunda hem faizli hem de faizsiz üç önemli finansal enstrümana yatırım yapmaktadır; devlet tahvileri, özel sektör bonoları ve hisse senetleri. Bu üçlü yatırım, bir taraftan, Türkiye’nin borçlanmasına ve makro ekonomik güçlülüğüne destek vemekte diğer taraftan da, şirketlerin büyümesi için gerekli finansmanın sağlayıcısı özel sektör bonosu ve hisse senetlerinin hem ihtiyacını hem de displinini sağlamaktadır.

Otomatik katılım uygulamasının başlamasıyla gönüllü katılımın da olduğu Bireysel Emeklilik Sistemi daha da büyüyecek. Böylece sistemin ekonomi için sağladığı sermaye piyasasının derinleşip gelişmesi, tasarruf oranının ve yatırımların, dolayısıyla istihdamın artması, istikrarın sağlanması gibi katkılar daha da artacak. Otomatik katılımın en önemli avantajlarından biri de katılımcılarına tasarruf alışkanlığı kazandıracak olması. Ülkemizde tasarruf kültürünün giderek kaybolmaya başladığını göz önünde bulunduracak olursak sadece bu avantajın bile çok önemli olduğunu düşünüyoruz.