“Aktüerya; belirsizliği ölçülebilir kılma sanatıdır”
“Aktüerya; belirsizliği ölçülebilir kılma sanatıdır”

“Aktüerya; belirsizliği ölçülebilir kılma sanatıdır”

Aktüerler Derneği Başkanı Taylan Matkap; “Önümüzdeki yıllarda hekimler, sosyologlar, mühendisler ve iklim bilimcilerin aktüerlerle çalıştığı projelerin hızla arttığını göreceğiz”

Taylan Bey, dilerseniz ilk olarak 2020 ilk yarısında ve dolayısıyla pandeminin etkilerinin en sert görüldüğü süreçte Aktüerler Derneği’nin geçirdiği süreci kısaca konuşabiliriz. Bu süreçte içeride neler yaşandı, bu süreç nasıl yönetildi, bahseder misiniz?  

Yönetim Kurulu olarak Covid-19 ortamında dernek yönetiminde kendimize bazı temel prensipler belirledik ve bunlara uyum sağladık.  Birinci önceliğimiz ve tavizsiz olduğumuz konu çalışma ortamını güvenli hale getirmek ve üyelerimizin sağlığını riske atacak etkinliklerden kaçınmak oldu. Bu kapsamda daha önce hazırladığımız iş sürekliliği planını devreye alarak Yönetim Kurulu toplantılarımızı ve çalışma düzenimizi dijital platforma taşıdık. İletişim etkinliğimizi kaybetmemek için hem finansal dünyayı hem de sigorta sektörünü yakından ilgilendiren konular için kamu otoriteleriyle, uluslararası organizasyonlarla ve üyelerimizle olan etkileşimi yönetecek çevik ekipler kurduk. Bu bağlamda uluslararası gelişmeleri takip etmek için 2018 yılı itibarıyla tam üyesi olduğumuz IAA (International Actuarial Association - Uluslararası Aktüerler Birliği) bünyesinde kurulan komitelerde aktif rol aldık. Son olarak pandeminin sebep olduğu değişimleri anbean veri düzeyinde de takip ederek davranışsal değişimleri modellemek için de bazı çalışmalar yaptık. Davranışsal değişimlerin bu frekansta olduğu bir dönemi modern dünya uzun süredir yaşamamıştı bildiğiniz üzere. 

Aktüerler Derneği, bu süreçten hangi alanlarda olumsuz etkilendi? Sizin tarafınızda hayata geçirilme zamanı ertelenen veya iptal olan çalışmalar oldu mu? 

Planladığımız birçok toplantıyı yapamadık diğer yandan; İçişleri Bakanlığı’nın derneklerle ilgili aldığı karar doğrultusunda Mart ayında yapılması planlanan Olağan Genel Kurul toplantımızı belirsiz bir ileri tarihe ötelemek durumunda kaldık. 

Pandeminin hem yerel hem küresel boyutta sigortacılığa etkilerini nasıl yorumluyorsunuz? 

Koronavirüsü ve etkilerini politika analisti Michael Wucker’in Yunanistan Finansal Krizi’nden esinlenerek geliştirdiği Gri Gergedan (Gray Rhino) teorisi - yüksek olasılığı bulunan ve yüksek etki taşıyan ancak ihmal edilmiş tehditler - üzerinden izah etmek yerinde olur. Daha önce Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşlar tarafından böyle bir olayın yaratacağı potansiyel riskleri öngören birçok rapor yayımlanmasına rağmen, bu raporlar hep görmezden gelinmişti. Bu durumun sonucu olarak da pandemiye ne kadar hazırlıksız olduğumuz gerçeği ile yüzleştik. Bugün dünya maalesef iklim değişikliğine de aynı kayıtsızlığı sergiliyor. 

Pandemi küresel ölçekte ülkelerin makroekonomik dengelerini ve geleceğe dair orta vadeli hedeflerini olumsuz yönde etkiledi. Beklentilerin bozulması, geleceğe dair belirsizliğin artması ve tedarik zincirlerinin bozulmasıyla birlikte hanehalkının talebi de düştü. Ekonomilerin tekrar 2019 yılı seviyelerini yakalamasının en az 3 yıl süreceği bekleniyor. 

Sigorta sektörü hem ekonominin genel gidişatından hem de kendi içsel risk faktörlerinin artmasından dolayı pandemiden çok yönlü etkilendi. Genellikle modeller geleceğin geçmişe benzer davranacağı varsayımı üzerine kurulur. Eğer kullandığınız veride pandemi gibi etkisi büyük bir olay yoksa modellerin geleceğe dair riskleri tahmin etmedeki başarısı sınırlı olur. Bunu pandemi sürecinde gördük, birçok şirket modellerini revize etmek zorunda kaldı. 

Ürünlerin hasar davranışlarının değişmesi de sigorta şirketlerinin yükümlülüklerinin değişmesine sebep oldu. İş durması / kar kaybı ve siber riskler gibi alanlarda hasar frekansı artarken sosyal hayatın kısıtlandığı dönemde motor sigortalarında frekanslar düştü. Türkiye gibi motor sigortalarının toplam içindeki payının yüksek olduğu ülkelerde bu durum finansal tablolara olumlu yansıdı. Ekonominin açılması sonrasında değişen tüketici davranışlarının etkisiyle bireysel araç kullanımı arttı ve buna kur tarafında yaşanılan maliyet baskısı eşlik etti. Pandemi sürecinde sigorta şirketlerinin temel stratejisi nakit akış döngüsünü korumaya yönelik aksiyonlar etrafında şekillenmeye devam ediyor. 

Pandemi, hem sigortacılık sektörünün hem de müşteri tarafının risk algısını ve beklentilerini değiştiriyor. Sizce bu durum aktüerya tarafını ve risk yönetimini nasıl şekillendiriyor? 

Pandeminin dijital dönüşüm sürecine ivme kazandırdığını, altyapı ve mental olarak bu sürece hazır olmayan bireyleri ve kurumları değişime zorladığını ifade etmem gerekiyor. Teknolojik ilerlemeyle birlikte müşteri davranışlarının sürekli değişim içerisinde olduğu bir ekosistemde sürdürülebilir rekabet avantajını sağlamanın en önemli yolu rakiplerinizden daha hızlı öğrenme yeteneğine sahip olmak. Bunu da ancak tutku, öz farkındalık, merak ve öğrenme iştahı gibi özelliklere sahip insan kaynağı sağlayabilir. 

Üretim ve hasar süreçlerinde ileri analitik temelli uygulamaların arttığını ve müşterilerin satın alma eğiliminin dijital platformlara kaydığını söyleyebiliriz. Diğer taraftan olasılığı düşük ancak maliyeti yüksek olan riskler için geliştirilen ve genelde doğal afetlerin yol açabileceği hasarlara karşı tercih edilen parametrik ürünlerin tasarımında artış var. 

Röportajın devamı Best Dergisi Eylül sayımızda..