Özel Röportaj: ''Sigortacılık, bankacılıktan sonra Türkiye ekonomisine en büyük katma değeri sağlayan sektör konumunda''
Özel Röportaj: ''Sigortacılık, bankacılıktan sonra Türkiye ekonomisine en büyük katma değeri sağlayan sektör konumunda''

Özel Röportaj: ''Sigortacılık, bankacılıktan sonra Türkiye ekonomisine en büyük katma değeri sağlayan sektör konumunda''

Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Atilla Benli; “Türkiye sigortacılık sektörü penetrasyon oranı, mevcut %2,2 oranından muadil ülkelerde gözlemlenen %4,5 seviyesine çıkarsa; dolaylı katkılarla birlikte sektörümüzün, ülkemizin millî gelirine ilave katkısını 421 milyar TL’ye kadar yükseltebiliriz”

Bireysel Emeklilik Sistemi son dönem hayata geçen pek çok yenilik sonrasında büyümeye devam ediyor. BES alanında son dönemde oluşan büyümeyi ve potansiyel gücü nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye, BES’in kuruluşundan beri çok önemli bir mesafe kat etti. Bu mesafeyi rakamlara döktüğümüzde şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: 31 Ağustos 2022 tarihi itibarıyla, BES ve OKS’de katılımcı sayısı 14 milyonu aşarken, devlet katkısı dahil toplam fon büyüklüğü ise geçen yılın aynı dönemine göre %80 büyümeyle 340 milyar TL’yi aştı. Sistemde ilk yılını dolduran 18 yaş altındaki katılımcı sayısı 436 bini aşarken, fon büyüklüğü, devlet katkısı ile birlikte 1,6 milyar lira olarak kayıtlara geçti.

2022 başından bu yana; yani son 8 ayda %30 devlet katkısı ve 18 yaş altının sisteme girişinin de etkisi ile 770 bin yeni katılımla sözleşme sayısı 1,1 milyonu aştı. Devlet katkısının %30’a çıkarılması ve 18 yaş altının sisteme girişine imkân sağlanması, vakıf ve sandıklardan BES’e aktarım ile birlikte yükselen trendi, BES’e yapılan döviz yatırımlar karşılığında T.C. vatandaşlığı verilmesi, kısmi çekiş ile katılımcıların finansal ihtiyaçlarını karşılamaları ve sistemdeki birikimlerin temlik edilmesine imkân verilmesi ile çok daha iyi seviyelere taşıyabileceğimizi düşünüyoruz.

Son düzenlemelerle, 2023 hedeflerimiz olan BES ve OKS’deki toplam katılımcı sayısının 17 milyona ulaşması ve toplam fon büyüklüğünün ise 2023 yıl sonuna kadar 500 milyar TL’ye ulaşmasını daha erken yakalayabileceğimizi öngörüyoruz.

Burada bir hususun altını çizmem gerekiyor. BES katılımcılarının, nakit ihtiyaçlarını karşılamak üzere sistemden çıkabildikleri durumlarla karşılaşıyoruz. Bu da hem tasarrufları hem de fon getirileri ile devlet katkısını kaybetmeleri anlamına geliyor.  Oysa; BES, tamamen uzun vadeli bir emeklilik sistemi olarak tasarlandı. Sistemde uzun süre kalmak, enflasyonun üzerinde bir getiriye sahip olmak anlamına geliyor.

Beş ve on yıllık dönemlerle sisteme baktığımızda, emeklilik yatırım fonlarının ortalama getirisinin, TÜFE ve BIST-100 endeksinden daha yüksek olduğu görülüyor. 2022 yıl başından itibaren ise piyasa gelişmeleri çerçevesinde BES fonlarının ağırlıklı ortalama getirisi %32 civarında seyretti. Bu dönemde özellikle hisse senedi ağırlıklı fonlar başarılı bir performans sergiledi ve %66’ya yakın getiri sağladılar.

Diğer yandan, 26 Ağustos 2022 itibarıyla BES fonlarının ağırlıklı ortalama getirisi, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla %78 civarında gerçekleşti. Geçen yılın aynı dönemine göre hisse senedi ağırlıklı fonların getirisi ise %120’yi aştı.

Ülkemizde bireysel emeklilik uygulamaları, uluslararası örnekleriyle karşılaştırıldığında nasıl bir konumda?

Yurt dışındaki emeklilik fonlarının kurgusu, satışı, pazarlaması ve ölçeklenmesi hayli farklı. Ülkemizde şirketler tarafından sunulan emeklilik fonlarının yerine, yurt dışında, emeklilik fonu şeklinde kurulan büyük yapılar bulunuyor; ayrıca şirket yapılanması bulunmuyor. Bu ülkelerdeki emeklilik sistemlerinin birikim için tek adres olduğu, sosyal güvenliğin olmadığı veya gittikçe düşük bir pay aldığı görülüyor. OECD ülkelerinde emeklilik yatırım fonlarının GSYH içindeki payı %100’ler seviyelerindeyken, ülkemizde bu seviye %3,5 civarındadır. Sigortacılık sektörümüz bankacılıktan sonra, Türkiye ekonomisine en büyük katkıyı sağlayan sektördür. Millî ekonomimize daha fazla değer üretmek, sigortalılarımızın sahip olduğu kıymetleri korumak için çok daha fazlasını yapma potansiyeline sahibiz. Bu potansiyeli sonuna kadar kullanmaya daha güçlü bir sigortacılık sektörü ile daha güçlü yarınlara hep birlikte ulaşmaya kararlıyız.

Diğer yandan, birçok ülke sosyal güvenlik sistemlerinden özel emekliliğe başarılı şekilde geçtiler. Yaşlanan nüfus ve artan sosyal güvenlik yükü nedeniyle, iş yeri bazlı özel emeklilik planları ile tasarruf yapıldığı görülüyor. Bu ülkelerde örneğin otomatik katılım uygulaması, zorunlu sistemde kalış ve işveren katkısı gibi teşviklerle çalışanlar tasarrufa özendiriliyor.

Sigortacılık sektörü sene başından bu yana nasıl bir gelişim gösterdi?

Sadece ülkemiz değil, tüm dünya her anlamda farklı ve zorlu bir dönemden geçiyor. Pandemi, iklim değişikliği, doğal afetler ve savaşlar gibi, beraberinde önemli makroekonomik sorunlar ve riskleri barındıran birçok gelişmeyi aynı anda yaşadığımız bu süreçte, sigortacılar olarak çok önemli sınavlar verdik, veriyoruz. Yükselen enflasyon, döviz kurunda yaşanan gelişmeler, artan işçilik, yedek parça ve araç bedelleri ile medikal enflasyonda görülen artış sektörümüzü bu dönemde olumsuz etkiledi.

Pandeminin etkilerinin hafiflemesiyle 2022 yılının ekonomik anlamda yaraların sarıldığı bir yıl olması beklenirken, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali tıpkı bir depremin merkez üssünden yayılan sismik dalgalar gibi, küresel ekonomiler üzerinden emtia piyasalarına, ticarete ve finansal piyasalara yayıldı; son derece olumsuz ekonomik ve sosyal sonuçlara neden oldu.

Özetle, risklerin çeşitlendiği ve arttığı bu dönemde ‘risk yönetimi’ belki de hiç olmadığı kadar kritik bir sürece girdi. Sektördeki tüm paydaşlarımızla omuz omuza çalışıyor, bu süreci en az hasarla atlatmak için büyük çaba harcıyoruz.

Sigorta sektörü prim üretimimiz ise Temmuz döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre %96 artışla 107,3 milyar lira oldu. Hayat dışı prim üretimi %101,2 artışla 91,8 milyar lira, hayat prim üretimi %69,1 artışla 15,4 milyar lira oldu.

Sektörün gelişiminin millî ekonomiye katkısı ne düzeyde? 

Biraz önce de ifade ettiğim gibi sigortacılık, bankacılıktan sonra Türkiye ekonomisine en büyük katma değeri sağlayan sektör konumunda. Bu katkımızın daha iyi anlaşılması ve artması, sigortalılarımız değişen ihtiyaçları için yeni ürünlerin geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve elbette sigortalılık oranlarının yükselmesi için adımlarımızı atıyoruz. Somut çalışmalarımızın sonuçlarını, yani sektörümüzün millî ekonomimize katkısını devletimizin üst politika belgelerinde de görmek bizleri mutlu ediyor.

Özellikle bankacılık dışı finans kesiminin büyütülmesi için sektörümüze biçilen rol çok önemli. Sağladığımız değerin Türkiye’mize olan katkıları sadece yarattığımız fonlarla sınırlı değil; biz hayatın her alanında üstendiğimiz riskler ve verdiğimiz teminatlarla yaşamın sürdürülebilir bir güvence ile devam etmesine hizmet ediyoruz. Ülkemizin, kurumlarımızın, şirketlerin ve vatandaşlarımızın varlıklarını, daha da önemlisi geleceklerinin ‘kıymetini biliyor’, onları güvence altına alıyoruz.

TSB olarak Boğaziçi Üniversitesi ile hazırladığımız “Türkiye Sigortacılık Sektörü Ekonomik Etki Analizi” çalışması bize şunu gösterdi: Türkiye sigortacılık sektörü penetrasyon oranı, mevcut %2,2 oranından muadil ülkelerde gözlemlenen %4,5 seviyesine çıkarsa; dolaylı katkılarla birlikte sektörümüzün, ülkemizin millî gelirine ilave katkısını 421 milyar TL’ye kadar yükseltebiliriz. Bu ilave katkı millî gelirde %7,5 oranında büyümeye tekabül ediyor.

Ayrıca sektörümüz, ekonomik sürdürülebilirliğe hizmet etmeyi sorumluluğu olarak kabul ediyor. Bu doğrultuda GSYH’nın 32 katı teminat sağlıyor. Sektörün rehber kuruluşu TSB olarak, bu katkımızla gurur duyuyoruz. Tabii bu yolda mali ve finansal gücümüzü, kısaca kârlılığımızı koruyabilmemiz kritik önemde. Bu alandaki başarımızı sürdürürsek, daha da iyi sonuçlara, daha büyük ekonomik faydalara imza atmamız önünde bir engel görmüyoruz.

Sigortacılık sektörümüzün ekonomik ve finansal sistem içerisinde kritik değerde olmasının somut nedenleri var. Kısaca özetlemek gerekirse;

• Sigorta sektörü her zaman sigortalılara hasar durumunda maddi destek sağlar ve ekonomik ve sosyal hayattaki tehlikelerin azaltılmasına yardımcı olur.

• Finansal sistemin bir parçası olarak sigorta, finansal sisteme kaynak sağlarken kişilerin tasarruflarının artmasına ve bu tasarrufların en iyi şekilde değerlendirilmesine yardımcı olur.

• Sigortacılık, bireylerin ve şirketlerin risklerinin yönetilmesini sağlarken belirsiz kayıpların yerine belirli maliyetleri koyarak ekonomideki toplam riskin azaltılmasını sağlar.

• Sigorta, topluma sağlık sigortası aracılığıyla destek sağlar. Bu kapsamda, sigortacılık sektörü toplum sağlığının devamına katkıda bulunur ve devletin bu alandaki yükünü hafifletir.

Ekonomik ve finansal istikrarın sürdürülebilmesinde de sigorta sektörü önemli bir rol üstleniyor;

• Sigorta sektörü, diğer finansal hizmet sağlayıcıları gibi kısa vadeli likidite krizlerine karşı riskleri etkin şekilde yönetir. Sigorta şirketleri reasürans anlaşmaları yoluyla transfer edilen riski dağıtarak veya çeşitlendirerek maruz kalabileceği riskleri yönetir.

• Sigorta, bir sosyal politika aracıdır. Örneğin iş yerinde yaşanan kazaların sonucunda meydana gelecek hasarların tazmini ve doğal felaketlerden sonra yaptığı hasar ödemeleriyle ekonomik hayatın devamlılığını tesis etmek gibi önemli sosyal faydalar sağlayarak bir bütün olarak ekonomik istikrara katkıda bulunur.

• Sigorta, daha karmaşık teknolojik bileşenlerle giderek daha savunmasız hâle gelen tedarik zincirlerini sigortalayarak işletmelerin risklerinin yönetilmesine destek olur.

• Bireyler ve işletmeler, beklenmedik kayıplar için nispeten büyük miktarda para ayırmak zorunda kalmak yerine, makul bir prim karşılığında sigorta satın alabilir, böylece faaliyetleri için daha fazla işletme sermayesi ayırabilir ve daha fazla mal ve hizmet üretip daha yüksek kazanç elde edebilir.

Trafik branşında bir süredir olumsuz bir hava esiyor. Bu alandaki durumu nasıl yorumluyorsunuz?  Birlik’in bu konuda sektöre önerilerini nasıl aktarırsınız?

Trafik sigortası hemen hemen her ülkede zarar edilen bir branş. Bizden farklı olarak, diğer ülkelerde başka branşlarda yaratılan kârlılık ile sürdürülebilir bir seviyede tutulabiliyor.

Trafik branşı, sektördeki ağırlıklı payı nedeniyle tüm sigorta sektörü kârlılığını olumsuz etkiliyor. Örneğin; 2022 yılı ilk yarısında, hayat dışı branşlardaki teknik kar 281 milyon TL olurken, sadece trafik branşındaki teknik zarar 5,8 milyar TL’yi buldu. Yatırım gelirleri hariç incelendiğinde ise, zararın yaklaşık 7,9 milyar TL’ye yükseldiği görülüyor.

Yatırım gelirlerindeki %102 oranındaki artışa karşın, 2021 yılı ilk yarısında %100,6 olan hasar prim oranı 2022 yılı ilk yarısında %178,7; bileşik oran ise %231 olarak gerçekleşti. Bu da şirketlerimizin yazdıkları her 100 TL prim için; hasar ödemeleri, tazminat karşılıkları, aracı komisyonları, genel giderler dâhil 231 TL giderleri olması anlamına geliyor. Dolayısıyla, tarifedeki prim düzeyi ile geçmişten gelen zarar yükü ve mevcut maliyetler artık karşılanamaz noktada. Geçtiğimiz günlerde SEDDK tarafından tarifede yapılan düzenlemeyle sigorta şirketlerinin bir nebze nefes alması sağlandı.

Ancak TSB olarak, uzun vadede maliyetin öngörülebilir ve sürdürülebilir bir çerçeveye oturtulması için fiyatlamadan maliyeti etkileyen unsurlara kadar, orta ve uzun vadeli farklı çözüm önerilerine odaklanıyoruz.

Bunları;

• Eşdeğer parça kullanımın artırılması ile maliyetlerin kontrol edilmesi ve değer kaybının disipline edilmesi

• Kişi Temelli Poliçe Tanzim Sistemi ile iyi-kötü sürücü arasında ayrım yapılarak fiyat farklılaşması ve müşteri memnuniyetinin artırılması

• Tavan tarifenin ve Riskli Sigortalılar Havuzu uygulamalarının SEDDK ile belirlenecek ortak bir tarihte tamamen kaldırılması,

• Doğrudan Tazmin Sistemiyle söz konusu ürünün fiyat odaklı olmaktan çıkarılması olarak sıralanabilir.

Bu konuda, TSB olarak çalışmalarımızı, ilgili kurumlarımız nezdinde gerekli girişimlerde bulunarak sürdürüyor ve sonuçlarını yakından takip ediyoruz.

Sigortalanma bilincini nasıl yorumluyorsunuz? Bu alanda gelişim sağlanması için Birlik'in çalışmaları ve önerileri var mı?

Sigortacılığın ilk örnekleri Anadolu ve Mezopotamya’daki ilk uygarlıklara, Antik Yunan ve Roma medeniyetlerine kadar uzanmakta. Bu köklü geçmişe rağmen, sigortalanma bilinç düzeyinde bir mesafe kat etmesi gerektiğini kabul etmemiz gerekiyor. TSB az önce değindiğim, Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte hazırladığımız “Türkiye Sigortacılık Sektörü Ekonomik Etki Analizi”, bu bilinci geliştirmek adına yaptığımız çalışmalarımızdan sadece bir tanesi.

Ülkemizde sigortanın, maalesef, başımıza bir şey geldiğinde, gerek duyduğumuzda değeri anlaşılıyor. Bu bilinci hak ettiği seviyeye getirmek için devletimizden sektörümüze, vatandaşımıza kadar hepimize görev düşüyor.

Ülkemizdeki sigortacılık sektörüne yönelik genel bir değerlendirmede bulunsanız neler söylersiniz? Bu konuda güçlü yanlarımız ve gelişebileceğini düşündüğünüz alanlar neler?

Az önce bahsettiğim gibi sigorta sektörü olarak finans sektörü içerisinde büyüklük olarak bankacılıktan sonra ikinci sırada geliyoruz. 2022 yılının ilk yarısı itibarıyla toplam aktif büyüklüğümüz 534 milyar liraya ulaştı. Temmuz ayı itibarıyla prim üretimimiz 107 milyar lirayı aştı. Benzer şekilde bireysel emeklilik sisteminde fon büyüklüğümüz ağustos ayında 340 milyar liraya ulaştı. Bu veriler sektörümüzün ulaştığı büyüklüğü göstermesi açısından önemli. Sigortacılık ve emeklilik sektörü olarak vatandaşlarımıza sunduğumuz hizmetlerle onlara güvence sağlıyor; hasar durumunda yanlarında oluyoruz. Bireysel Emeklilik Sistemimizle vatandaşlarımızın emeklilik dönemlerinde daha müreffeh bir yaşam sürmeleri için tasarruflarını en iyi şekilde değerlendirmelerini sağlıyoruz.

Öte yandan ülkemizde sigortalılık bilinci ve buna bağlı olarak sigortalılık oranının oldukça düşük olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu durum aslında sigortalanabilir potansiyelin de hayli yüksek olduğunu gösteriyor. Bu potansiyelin gerçekleşmesi için düzenleyici kurumlarımızla ve sektörümüzün tüm paydaşlarıyla çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Sektörümüzde gelişebilecek alanları değerlendirdiğimizde; örneğin sektörde ağırlıklı paya sahip olan oto branşlarına baktığımızda, Doğrudan Tazmin Sistemi ve Kişi Temelli Poliçe Tanzim Sistemi ve telematik gibi yurt dışı iyi uygulama örnekleriyle, sigortalılara özel ürünlerin geliştirilmesi ve ürün çeşitliliğinin artırılması sağlanabilecektir.

Bununla birlikte, 1800’li yıllardan beri sanayileşmenin etkisiyle; özellikle kömür, petrol ve gaz gibi yakıtların kullanılması iklim değişikliğini tetikleyen faktörlerin başında yer alıyor. İklim değişikliğinin sigorta sektörüne etkisi incelendiğinde ise iki başlık öne çıkıyor: Sigortalılık oranı ve teminat kapsamı. Doğal afetlerin sigortalanabilir riskler üzerindeki etkisini değerlendirdiğimizde; gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşen hasarın %5’ten azının sigorta güvencesi altında olduğu görülürken, bu oran gelişmiş ülkelerde %50’ler seviyesinde. Bu veri sadece sigortalılık oranının değil, aynı zamanda teminatların kapsayıcılığının da geliştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bu kapsamda, Doğal Afetler Sigorta Kurumu bünyesinde DASK sigortasının teminat kapsamı genişletilerek sel ve yer kayması risklerinin teminat kapsamına dâhil edilmesine yönelik çalışmanın bu yıl sonuna kadar olgunlaştırılmasını ve önümüzdeki yıl zorunlu deprem sigortasının, zorunlu doğal afetler sigortasına dönüştürülmesinin gerek yaygınlık gerek sunulan teminatın kapsayıcılığına önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz.

Diğer taraftan, hızla artan e-ticaret hacmi ve yaygınlaşan dijitalleşme gelecekte belki de doğal afetler kadar yıkıcı zararlara neden olabilecek siber tehlikelerin çeşitlenmesine ve artmasına neden oldu. Bunun sonucu olarak siber risklere karşı sigorta koruması ile güvence sağlanmasına yönelik ihtiyaç hızla artıyor. Bu ihtiyacı göz önünde bulundurarak siber risk sigortasının teminat kapsamı ve içeriğinin belirlenmesi, bilinirliğinin sağlanması için siber risk sigortası genel şartlarının hazırlanmasına ilişkin süreci başlattık. Hazırlanan genel şartların yayınlanması ile sektörümüze büyük katkı sağlayarak, tüm dünyada çok yeni olan bu ürünü sigortalılarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için sunacağız.