Untitled Document
Image

Bilmek Yetmez Yeniden Öğrenmek Lazım

Bizim anne-babalarımız kendi anne-babalarından öğrendikleri bilgilerle bir ömür tamamlıyorlardı. Bugünün gençleri ise anne-babalarından mesleki bir bilgi edinme şansına sahip değiller.

100 yıl önce insanlar hayatlarını tek bir işte çalışarak tamamlıyorlardı. Bugün ise ilk girdiği işten emekli olanlar iyice azaldı.  Gelecekte aynı mesleği yaparak hayatlarını tamamlayan insanlar yok denecek kadar az olacak. Herkes hayatı boyunca yeni yetkinlikler elde etmek için “yeniden öğrenmek” zorunda kalacak.

Eskiden öğrenme biter iş başlardı. Artık öğrenme hiç bitmeyecek. Herkes okul sonrası eğitimden, özel programlardan, internetten öğrenmeye devam edecek. Hayata tutunmak isteyen herkes meraklı olmak, yeni bilgiler edinmek, yeni yetkinlikler kazanmak zorunda.

Peter Senge’nin 1990`larda “öğrenen organizasyonlar” diye tarif ettiği şirket modeli “insanların, sürekli olarak kendilerini geliştirme imkânı bulduğu, öğrenmenin sadece bir strateji değil aynı zamanda bir zevke dönüştüğü çalışma ortamları”dır .

Senge‘in şirketler için söylediği  hayat için de geçerlidir: Bilmek yetmez. Herkesin yeniden öğrenmesi, kendisini sürekli geliştirmesi şart.

Öğrenmeyi öğrenmek, bilmekten çok daha önemlidir; çünkü başarıyı getiren aslında insanın ne kadar bildiği değil, öğrenme kapasitesinin ne kadar gelişkin olduğudur.

İnsanın geçmişinden getirdiği birçok eşitsizlikleri telafi edecek en büyük  güç edineceği bilgidir.  İnsana doğuştan sahip olamadığı birçok fırsatı  sağlayacak, hayatını yeniden biçimlendirme imkanı verecek en önemli kaldıraç öğrenmek ve öğrendiklerini hayata geçirmektir.

Alvin Toffler, “Geleceğin cahili okuma yazma bilmeyen değil, nasıl öğreneceğini bilmeyen kişi olacaktır.” der. Öğrenmek önemlidir ama bunun için önce öğrenmeyi eğlenceli, zevkli ve ilham verici bir uğraş haline getirmek gerekir. Bunun için de insanın en iyi nasıl öğrendiğini keşfetmesi gerekiyor.

Bazı ortamlar öğrenmeyi, yenilenmeyi, ilerlemeyi desteklerken bazıları buna engel olur. Merak ve öğrenme ihtiyacı duyduğumuzda bizi destekleyen bir ailede, bir arkadaş ya da iş ortamındaysak işimiz çok daha kolaylaşır. Merak duygumuzu ve öğrendiklerimizi paylaşabildiğimiz ortamlarda öğrenme bir zevke dönüşür.

Böyle bir ortamda insanlar öğrenmeye, yeni yöntemler ve fikirleri denemeye gönüllü olurlar.  Ben liderlerin bu kültürü kendi organizasyonlarında canlı tutmalarını çok önemli buluyorum.

Öğrenmenin bir zevk ve iş yapma biçimi hatta yaşam tarzına dönüştüğü ortamlarda insanlar, tıpkı bitkilerin uygun toprak ve iklimde yeşermesi gibi hayata sarılır, gelişir ve büyürler.

Değişen dünyaya ayak uydurmak için sürekli öğrenmek, kendimizi sürekli yenilemek zorundayız.

Kaynak: www.temelaksoy.com